07/02/2021 13:39
“Tüketici Hakem Heyetine başvuru zorunluluğu bulunan alacaklar için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali için Tüketici Mahkemelerinde dava açılması gerektiği”
- Hukuk Dairesi 2018/3467 E. , 2018/6323 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki Hakem Kurulu Kararına itiraz davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının fatura borcunu ödemediğini, icra takibi yapıldığını, itiraz nedeni ile takibin durduğunu, itirazın iptali için hakem kuruluna başvurulduğunu, hakem kurulunun bu talebi reddettiğini ileri sürerek hakem kurulu kararının bozulmasını ve işin esasına girilerek davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir .
Davalı, hakem kurulunun itirazın iptaline karar veremeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
20 Aralık 2017 Tarihli ve 30276 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7063 Sayılı kanunun 11. Maddesi ile ” 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Değeri” ibaresi “Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla; değeri” şeklinde, “iki bin” ibareleri “dört bin” ve “üç bin” ibareleri “altı bin” şeklinde değiştirilmiş olup son değişiklikle 6502 Sayılı kanun 68/1 maddesi ise ; “Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla; değeri dört bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, altı bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise dört bin Türk Lirası ile altı bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz . ” şeklinde değişmiştir.
Bu değişiklik öncesi ise Anayasa Mahkemesi in 20/03/2008 tarih, 2006/78 Esas, 2008/84 Karar sayılı kararında; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 22/5. fıkrasıyla, belli bir miktarın altındaki tüketici işlemleri için Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurunun zorunlu olduğunu, ancak “Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin, yargı işlevi yerine getiren bir kurul olarak düzenlenmediği….” belirtilerek mahkeme niteliğinde olmadığı vurgulanmış, yine AYM nin 31/05/2007 tarih, 2007/53 Esas, 2007/61 Karar sayılı kararında da; “Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin (Başkan ve Üyelerinin); yargı organlarının ve mensuplarının Anayasada belirtilen niteliklere sahip olmaması nedeniyle bu heyetlerin mahkeme niteliğini taşımadığına” hükmetmiştir.
7063 Sayılı Kanun değişikliği sonrasında ise tüketici kanunun kapsamındaki uyuşmazlıklarda tüketici işleminin tarafları bakımından İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla belli değerlerin altındaki uyuşmazlıklar için Tüketici Hakem heyetlerine başvuru zorunluluğu ,belli miktarların üzerindeki uyuşmazlıklarda bu heyetlerin görevli olmadıkları belirtilmiştir. Bu düzenlemeye göre ise uyuşmazlık taraflarının THH ne başvuruda zorunluluk teşkil eden miktarlar içindeki uyuşmazlıklarda İcra İflas kanundaki İlamsız / genel haciz yolu ile icra takibinde bulunup borçlunun itirazı üzerine alacaklının icra takibinin devamını sağlamak için ise İİK m. 67/1 uyarınca “Mahkemeye ” başvuruda bulunabileceğinden itirazın iptali talepli olarak Tüketici Mahkemelerine dava ile başvuru yolu açılmıştır.
Hukuki yarar, dava şartlarından olup (HMK 114), davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Davada davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı, mahkemece, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacak hususlardan olup yargılamanın devamında ise dava şartı noksanlığının giderilmesi halinde 6100 Sayılı HMK m.115/3 uyarınca başlangıçtaki dava şartı yokluğundan ötürü dava usulden reddedilemez .
Somut olayda, 06.12.2017 Tarihinde kabul edilen ve 6502 Sayılı kanun m. 68/1 de değişiklik yapan 7063 Sayılı Kanun sonrasında artık davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunduğundan mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli bulunmamıştır. Mahkemece, deliller değerlendirilerek itirazın iptali talebinin aydınlatılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK un geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.