6102 Türk Ticaret Kanunun 6. Kısmında “Limited Şirket” başlığının altında yer alan 5nci Bölüm olan “Sona Erme, Ayrılma” alt başlığında kanunlaştırılmıştır.
Genelde Türk toplumunun yapısı itibari ile ortaklıkların akraba veya yakın arkadaşlar arasında kurulduğu düşünüldüğünde çok fazla uygulaması bulunmayan bir yöntem olan ortaklıktan çıkma veya çıkartma, günümüzde maalesef eskiye nazaran kullanılmaya başlayan bir yöntem olarak ortaya çıkmaktadır.
MADDE 638
(1) Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.
(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.
638nci maddede de açıkça belirtildiği üzere açılacak çıkma/çıkartma davasının ilk ve en temel koşulu HAKLI BİR SEBEP olmasıdır.
(1) Haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır; özellikle;
a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması,
b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi,
c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması,
d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi,
Haklı neden olarak nitelendirilmektedir.
Haklı nedenin varlığı durumunda davacı ortaklıktan çıkma, ortaklıktan çıkartma veya şirketin feshi davası açabilmektedir. Bu talepleri terditli olarak da mahkemeye taşıma hakkı vardır. Örneğin; davacı şirket ortaklığından çıkmayı veya şirketin feshini talep edebilir. Bu durumda Mahkeme 636/3’e göre duruma en uygun düşen şekilde karar vermek durumundadır.
(3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
Davanın 2nci Aşaması olarak, Şirketin Değeri, Hisse Değeri,
641nci maddede “Ayrılma Akçesi” olarak tanımlanan değer, şirketin güncel değerinin ayrılmak veya çıkartılmak istenen ortağın payına düşen değer olarak tanımlanmaktadır.
MADDE 641
(1) Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir.
(2) Şirket sözleşmesinde öngörülen ayrılma hakkı dolayısıyla, şirket sözleşmeleri ayrılma akçesini farklı bir şekilde düzenleyebilirler.
Uygulamada şirket değerinin nasıl hesap edileceği konusu tam anlamıyla kesin ve net değildir. Kanunda belirtilen “esas sermaye payının gerçek değeri” yoruma açık bir tanımlamadır. Örneğin şirketin bilançosunda kayıtlı gayrimenkuller, bilançoda belirtildiği değer üzerinden mi hesap edilecektir yoksa güncel değer tespiti (mahallinde keşifle) yapılarak mı hesaplamaya dahil edilecektir. Bu konuda mahkemelerin ve dolayısıyla Bilirkişilerin değişik uygulamaları mevcuttur. Yargıtay’ın bu ayrıntıya ilişkin belirgin bir görüşü de bulunmamaktadır. Halbuki oldukça önemli bir ayrıntı olup iki bedel arasında 2-3 kat fark olduğu durumlarla karşılaşılabilmektedir. Bu durumu daha iyi anlatabilmek adına, ülke genelindeki şirketlerin birçoğu bilançosuna kayıt ettiği gayrimenkullerin değerini vergi beyan değeri üzerinden güncellemektedirler. Vergi beyan değeri ile rayiç değer arasındaki farklılıklar herkes tarafından bilindiği gibi oldukça farklı çıkabilmektedir.
Davanın 3ncü Aşaması, Karar, Kesinleşme, İcra,
Ortaklıktan çıkma/çıkartma davalarının en tartışmalı ve can alıcı kısmı kararın icra edilebilirliği noktasında toplanmaktadır.
MADDE 642
(1) Ayrılma akçesi;
a) Şirket kullanılabilir bir özkaynak üzerinde tasarruf ediyorsa,
b) Ayrılan kişinin esas sermaye payları devredilebiliyorsa,
c) Esas sermaye, ilgili hükümlere göre azaltılmışsa,
ayrılma ile muaccel olur.
(2) (Mülga: 26/6/2012-6335/42 md.)
(3) Ayrılan ortağın ayrılma akçesinin ödenmeyen kısmı, şirkete karşı, bütün alacaklılardan sonra gelen bir alacak oluşturur. Bu husus yıllık raporda kullanılabilir özkaynak tutarının tespiti ile muaccel hâle gelir.
Her ne kadar 642’de ayrılma akçesinin muacceliyeti şartlara bağlanmış olsa da maalesef uygulamada karar tarihi itibari ile muaccel olduğu gerekçesi ile doğrudan ilamlı icraya konu edilebilmektedir.
Bu durumda bizce yanlış bir uygulama olup kanun koyucu tarafından 642’ye yapılacak bir ekleme ile şirketlerin mağduriyeti giderilmelidir.
Şirketler nasıl mağdur olmaktadır? ;
Örneğin A ve B şahısları %50’şer ortak olarak yürütmekte oldukları X limited şirketine oldukça değerli bir gayrimenkul satın aldıklarını düşünelim. A, şirketteki sorunlar dolayısıyla ayrılma davası açmış olsun. (Bu davayı şirketin tüzel şahsına yöneltmesi gerekli.) Bu durumda gayrimenkulün güncel değeri hesaplanacak ve şirket değeri belirlenecektir. Gayrimenkulün güncel değerinin 8 Milyon TL olduğunu, şirketin değerinin ise 10 Milyon TL olduğu varsayalım. Bu durumda A’nın hissesi oranına 5 Milyon TL düşmektedir. Karar tarihi itibari ile muaccel olacak olan 5 Milyon TL’yi icraya koyan A, X limited şirketi aleyhine haciz işlemlerine devam edebilecektir. Gayrimenkulün icradan satışı..vs aşamaları neticesinde X limited şirketi çalışamaz hale düşecektir. B’nin hakları hiçe sayılarak ve X şirketinin yaşamasına izin verilmeden sadece A’nın hakları üstün tutulmuştur. Bu durum açıkça hakkaniyete aykırıdır.
TTK 642’de ayrılma akçesinin muacceliyeti bu ve benzeri durumları engellemek için getirilmiş olsa da şu ana kadar 642’e atıfta bulunularak icrası engellenen bir ilama rastlanılmamıştır.
Tabii ki bu ve benzeri durumlarda alınacak birçok hukuki tedbir vardır. Daha fazla bilgi edinmek için lütfen ofisimizle irtibata geçiniz.
Av. Öncü ÖZBAY