İŞÇİNİN SGK PRİMLERİNİN GERÇEK ÜCRET ÜZERİNDEN YATIRILMAMASI İŞÇİYE HAKLI NEDENLE FESİH HAKKI VERİR. BU DURUMDA İŞÇİ KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANIR. furkan 14/11/2022

İŞÇİNİN SGK PRİMLERİNİN GERÇEK ÜCRET ÜZERİNDEN YATIRILMAMASI İŞÇİYE HAKLI NEDENLE FESİH HAKKI VERİR. BU DURUMDA İŞÇİ KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANIR.

14/11/2022 08:10
T.C.

YARGITAY

  1. Hukuk Dairesi

Esas No: 2015/27966

Karar No: 2019/74

Tarihi: 07.01.2019

  • GERÇEK ÜCRET ÜZERİNDEN SGK PRİMLERİNİN YATIRILMAMASININ İŞÇİYE HAKLI FESİH HAKKI VERECEĞİ
  • HAKLI NEDENLE FESİHTE İHBAR TAZMİNATI İSTENEMEYECEĞİ
  • KISMİ EDA KÜLLİ TESPİT DAVASINDA KIDEM TAZMİNATI DIŞINDAKİ İŞÇİLİK ALACAKLARI İÇİN FAİZİN DAVA VE DEĞER ARTTIMI DİLEKÇESİNDEN SONRA İŞLEMEYE BAŞLAYACAĞI

ÖZETİ: Somut uyuşmazlıkta, davacının Sosyal Güvenlik Kurumuna ücret bildiriminin gerçek ücreti üzerinden yapılması talebinin karşılanmaması üzerine, iş akdinin davacı işçi tarafından feshedildiği dosyadaki bilgi, belgeler ve özellikle davacı işçinin işyeri arkadaşlarına ve davalı işverenin müşteri çevresine gönderdiği elektronik posta içeriğinden anlaşılmaktadır. Haklı nedenle dahi olsa iş akdini fesheden tarafın ihbar tazminatı talep edemeyeceği gözetilerek, davacının ihbar tazminatı talebinin reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.

Dava belirsiz alacağın bir türü olan kısmi eda külli tespit davası olarak açılmış olup, bu dava türünde faiz başlangıcı yönünden Dairemiz uygulaması kısmi dava esaslarıyla aynıdır. Bu itibarla, hüküm altına alınan kıdem tazminatı dışındaki alacakların faiz başlangıcının dava dilekçesiyle istenen miktar bakımından dava, arttırılan miktar bakımından ise artırım tarihi olması gerekirken, alacakların tamamına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin yangın söndürme cihazlarının ithalatını, satışını, montajını, projelendirmesini ve servis hizmetlerini yapan davalı işyerinde 01/01/2007-31/05/2013 tarihleri arasında teknik servis şefi ve satış tekliflendirme sorumlusu olarak ve en son net aylık 2.500 TL ücretle çalıştığını ancak davalı işveren tarafından sigorta bildiriminin asgari ücret üzerinden yapıldığını, müvekkilinin 24/05/2013 tarihinde sigorta primlerinin gerçek maaşı üzerinden ödenmesini talep etmesi üzerine ayı gün müvekkilinin yanına gelen şirket yetkilisinin hiçbir gerekçe belirtmeksizin iş akdine 31/05/2013 tarihi itibariyle son verileceği belirtilerek, hazırlık yapması, işlerini arkadaşlarına teslim etmesini istediğini ve akabinde de 31/05/2013 tarihi itibari ile iş akdine son verildiğini, müvekkiline işten çıkış sebebi açıklanmamış ise de, müvekkilinin sigorta primleri hususundaki talebi sebebiyle iş akdine son verildiğini, müvekkilinin 03/06/2013 tarihli ihtarname ile işçilik alacaklarının ödenmesini talep ettiğini ancak davalı işverenin cevabi ihtarname ile istifa gerekçesi ile ödeme yapmayacağını, 2000 TL borcunun bulunduğunu bildirdiğini, aylık net ücret 2,500 TL ücretin sadece 1,100 TL’sinin banka kanalıyla ödendiğini, normal mesainin beş gün 9-18 saatlerinde olmasına rağmen haftada en az 2 gün çıkışın saat 21.00-21.30’u bulduğunu, haftada en az iki gün sabah saat 7.00’de işbaşı yaptığını, yılda 20 defa şirket aracı ile il dışına gidildiğini ve cumartesi günü çalışmak zorunda kaldığını ve yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai ve yıllık izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının müvekkiline ait işyerinde aylık net 1.121 TL ücretle çalıştığını, işten çıkarılmadığını, uzun zamandır ayrılma hazırlıkları yapan davacının tüm müşterilere 27/05/2013 tarihli e-mail ile 31/05/2013 tarihinde işten ayrılacağını ilan ettiğini, 31/05/2013 tarihinden itibaren ise işe gelmeyen davacının takip eden günlerdeki devamsızlığının tutanak ile tespit edildiğini ve ardından müvekkili şirket tarafından 05/06/2013 tarihinde iş sözleşmesinin feshinin bildirildiğini, davacının kısa süre sonra …………………….. adlı firmada işbaşı yaptığını, davacının fazla çalışmasının olmadığını, davacının yıllık izinlerini kullandığını, 2011-2012 dönemi izin ücretinin ödenemediğini ancak bu alacağın davacının 2.000 TL avans borcundan mahsubunu talep ettiklerini belirterek, davanın reddini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davalı işverenin istifa ve devamsızlık savunmasının çelişkili olduğu, davacı işçinin sigorta primlerinin gerçek ücret üzerinden yatırılmasına dair isteği nedeniyle iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız şekilde feshedildiği gerekçesi ile toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, kıdem ve ihbar tazminat talepleri kısmen kabul, yıllık izin talebi tamamen kabul ve fazla mesai talebi ise tamamen reddedilmek suretiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili müvekkilinin aylık net 2.500 TL aldığını ileri sürmekte, davalı işveren vekili ise aylık net 1.121 TL aldığını savunmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacının ileri sürdüğü ücret içinde asgari geçim indirimi ücreti de bulunduğu gerekçesiyle davacının aylık net 2.415.60 TL ücret aldığı kabul edilmiştir.

Davacı ücret iddiasını ispat için 2 tanık dinletmiş olup, davacının her iki tanığı da davacıdan önce işyerinden ayrılmışlardır. Ancak davalı işyerinde muhasebe elamanı olarak çalıştığını beyan eden davacı tanığı Hamit, davalı işyerinden Eylül/2012 tarihinde ayrıldığını ve davacının net ücretinin Eylül/2012 tarihi itibariyle asgari geçim indirimi dahil 2.100 TL olduğunu beyan etmiştir. Bu durum karşısında, davacının muhasebe elamanı olan tanığının beyanı gözetilerek davacının bilinen son ücreti Eylül/2012 tarihi itibariyle net 2.100 TL kabul edilip bu miktardan Eylül/2012 tarihinde olması gereken asgari geçim indirimi çıkarılıp davacının net ücreti belirlendikten sonra 2013 yılı başında asgari ücrete yapılan zam oranında uyarlamaya tabi tutularak davacının fesih tarihi olan 31/05/2013 tarihindeki net ücreti bu şekilde belirlenerek sonuca gidilmesi gerekirken usulüne uygun şekilde ispat edilemeyen davacı iddiasına değer verilerek son ücretin net 2.415.60 TL olduğuna dair kabul hatalıdır.

3- Davacının ihbar tazminatı almaya hak kazanıp kazanmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

İhbar tazminatı, iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olması nedeniyle, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz. İşçinin 1475 sayılı Yasanın 14’üncü maddesi hükümleri uyarınca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi nedenlerle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Anılan fesihlerde işveren de ihbar tazminatı talep edemez.

Somut uyuşmazlıkta, davacının Sosyal Güvenlik Kurumuna ücret bildiriminin gerçek ücreti üzerinden yapılması talebinin karşılanmaması üzerine,iş akdinin davacı işçi tarafından feshedildiği dosyadaki bilgi, belgeler ve özellikle davacı işçinin işyeri arkadaşlarına ve davalı işverenin müşteri çevresine gönderdiği elektronik posta içeriğinden anlaşılmaktadır. Haklı nedenle dahi olsa iş akdini fesheden tarafın ihbar tazminatı talep edemeyeceği gözetilerek, davacının ihbar tazminatı talebinin reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.

4- Dava belirsiz alacağın bir türü olan kısmi eda külli tespit davası olarak açılmış olup, bu dava türünde faiz başlangıcı yönünden Dairemiz uygulaması kısmi dava esaslarıyla aynıdır. Bu itibarla, hüküm altına alınan kıdem tazminatı dışındaki alacakların faiz başlangıcının dava dilekçesiyle istenen miktar bakımından dava, arttırılan miktar bakımından ise artırım tarihi olması gerekirken, alacakların tamamına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 07/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yorum yazın
Your email address will not be published. Required fields are marked *